11/28/2016

Devamlı YÂ AZİM EL-AZİM Okumanın Okumaya Devam Etmenin Hikmeti Faydaları Neler?

  Hiç yorum yok
Devamlı YÂ AZİM EL-AZİM Okumanın Okumaya Devam Etmenin Hikmeti Faydaları Neler?
Sürekli Devamlı YÂ AZİM EL-AZİM Okumak Neye Nelere İyi Olur?

Allah'ın 99 Emsasından biri olan El-Azim ismi "Çok azametli" anlamına gelmektedir.
 Her zamanki gibi bu bilgimizide verdikten sonra şimdi Yâ Azim esmasının zikrindeki faziletleri neler olduğunu yazalım. Uzmanlar Yâ Azim esmasını devamlı okuyan ve okumayada devam edenlere Allah'ın güzel isminin şifası nedir nasıl açıklama yapıyorlar. Aşağıda nasıl okunduğu nelere faydalı olduğu bilgisini yazıyoruz.
Uzmanlar Diyorki;
" her kim Çokça Azametli manaya gelen Allah'ın 99 ismindenYâ Azim veya aynı manayı taşıyan El- Azim ismini devamlı olarak okursa ve okumayada devam ederse, okuyan kişi kortuğu ne varsa kortuklarından Allah'ın izniyle korunur"

" hastası olan kişi Çokça Azametli manaya gelen Allah'ın 99 ismindenYâ Azim veya aynı manayı taşıyan El- Azim ismini devamlı olarak okursa ve çokça okumayada devam ederse, mevcut olan hastalık Allah'ın izniyle iyileşir"

" Her kim Çokça Azametli manaya gelen Allah'ın 99 isminden çokça Yâ Azim veya aynı manayı taşıyan El- Azim ismini devamlı olarak okursa ve bu zikre devam ederse, okuyan kişi insanlar arasında itibar görür Allah'ın izniyle sayılan itibarlı biri olur"

" Her kim Çokça Azametli manaya gelen Allah'ın 99 isminden çokça Yâ Azim veya aynı manayı taşıyan El- Azim ismini devamlı olarak okursa ve bu zikre devam ederse, okuyan kişi insanlar arasında Allah'ın izniyle şerefli onurlu biri olur"

" Her kim Çokça Azametli manaya gelen Allah'ın 99 isminden çokça Yâ Azim veya aynı manayı taşıyan El- Azim ismini devamlı olarak okursa ve bu zikre devam ederse, okuyan kişinin istekleri ve arzuları Allah'ın izniyle gerçekleşir"

" Her kim Çokça Azametli manaya gelen Allah'ın 99 isminden çokça Yâ Azim veya aynı manayı taşıyan El- Azim ismini devamlı olarak okursa ve bu zikre devam ederse, okuyan kişi yaptığı işte Allah'ın izniyle sayılan başarılı olur başarıya ulaşır"

" Her kim Çokça Azametli manaya gelen Allah'ın 99 isminden çokça Yâ Azim veya aynı manayı taşıyan El- Azim ismini devamlı olarak okursa ve bu zikre devam ederse, okuyan kişi Allah'tan mertebesinin yükselmesini dilerse, Allah'ın izni ile bu isteğine kavuşur ve mertebesi yükselir"

11/27/2016

Görünmeyen Varlıklar İçin Okunan Dua Hangisi?

  Hiç yorum yok
Görünmeyen Varlıklar İçin Okunan Dua Hangisi?
Cin'den Cinlerden Korunmak ve Kurtulmak İçin Önerilen Dua ve Ayetler

Günümüzde görünmeyen varlıklar olarak tabir edilen, cin isminin söylenmesinin sakıncalı olduğu düşünüldüğünden dolayı halk arasında 3 harfliler diye söylenen varlıklardan korunmak için tavsiye dilen dua Felak ve Nas sureleridir. Felak ve Nas sureleri nazar için okunurken görünmeyen varlıklardan korunmak içinde okunmaktadır.  Ayrıca görünmeyen varlıklardan kurtulmak içinde okunan dualar vardır.

3 Harflilerden kurtulmak için okunan dualar ise şöyledir;
1- E'uzü Besmele ile Fatiha sûresi okunmalıdır.
2- E'uzü Besmele ile iki Kul-e'üzü yü okunmalıdır.
3- E'uzü Besmele ile Bakara suresini okunmalıdır.
4- E'uzü Besmele ile Âyetelkürsî okunmalıdır.
5- E'uzü Besmele ile Bakara suresinin son âyetini okunmalıdır.
6- E'uzü Besmele ile Ha-Mîm Mü'mîn suresinin başından (masîr)e kadar
ve Âyetelkürsî okunmalıdır.
7- 21 defa “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ serîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü
ve hüve alâ külli sey'in kadîr” duası okunmalıdır.
8- Çokça (Allah) ismi zikredilmelidir.

3 harflilerin atası olarak bilinen şeytanların hakkında bilinmesi gereken önemli konular ve Kuran ayetleri aşağıda verilmiştir. Aşağıda verdiğimiz bilgilerin kaynağı arifaslan sitesidir.

Pusudaki düşman, hemen herkesin hiç düşünmeden aklına gelen ilk şey: Şeytan! Çünkü şeytan, görünmeyen, bilinmeyen ve insanların sürekli gözlerini boyayıp aldatan, yollarına pusu kurup, saptırabileceği yerleri, konuları ve saptırma anını gözetleyen ve kendisini çok iyi gizleyen, insanın baş ve ezeli düşmanıdır. Hayat, asla bir kumar değildir ama basit bir oyun yoluyla örnek verecek olursak şeytan, elini ve kartlarını gizler; hiçbir zaman açık oynamaz. Oyunda sürekli hile yapar ve fark edinceye kadar da insanı kayba sürükler, kendisi bir şey kazanmasa da insanı kaybettirmekten zevk alır. Şeytanı tanımak, insanın onun tuzaklarından ve oyunlarından haberdar olması demektir. Şeytanı bu şekilde erken teşhis yöntemiyle tanıyan insan kısmen de olsa oyun ve hilelerinden korunmuş olur. Bu amansız düşmanı tanımak için bu kitabı okumanız yeterli olacaktır sanırım. “Aman, sen de… Şimdi şeytan mı kaldı… Artık herkes şeytan olmuş; şeytana ne gerek var…” gibi şeyler, şeytanın duymak istediği, en harika sözlerdir. Doğrudur, insanlar da şeytanlaşmış olabilirler; ancak bunlar da zaten şeytanın, insan boyutuna geçmiş olanlarıdır. Kur’an-ı Kerim’den edindiğimiz bilgiye göre, şeytanlar iki kısma ayrılıyor. Bir boyutunda, cinlerden olan meşhur şeytan yani İblis ve çocukları, torunları ile avenesi vardır. Çünkü İblis, mevcut bütün şeytanların ve şeytan soyunun atasıdır. Diğer boyutta şeytanlaşmış insanlar vardır. Bu kesimi de, tutum ve davranışlarında, fikir ve felsefesinde şeytana uyan veya ona tapan ve onu kendisine lider kabul edip peşinden giden insanlar oluşturmaktadır. Çok açık olarak peygamberlerin bile peşine takıldığı ifade edilen şeytandan korunmak ve kurtulmak yine o peygamberlerin yolunu takip etmekle mümkün olacaktır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِىٍّ عَدُوًّا شَيَاطٖينَ الْاِنْسِ وَالْجِنِّ يُوحٖى بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِغُرُورًا وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ
“İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.”(En’âm, 6: 112)

Her peygambere görevleri ve kendilerine tabi olanlara yol göstermeleri ve şeytana karşı hazırlamaları bakımından musallat edilen ve bizim için de oldukça önemli olan bu husus, asla atlanılmaması gereken bir husustur. Onlar zaten cennetle müjdelemiş ve masumiyet perdesi altında korunmaktadırlar. İş bize düşüyor. Bize de Kuranı Kerimde şu tavsiyede bulunulmaktadır:
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ ؛مَلِكِ النَّاسِ ؛إِلَهِ النَّاسِ ؛مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ ؛الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ ؛مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ .
“De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlâh'ına sığınırım.”(Nas, 114: 1-6)

O halde, bunu dilimizden düşürmeden okumalı ve sürekli şeytana insan ve cin şeytanlarına ve onlardan gelebilecek zararlara ve tehlikelere karşı uyanık olmalıyız. Şeytan, pusudaki düşmanımız olarak bizi, bizden çok iyi bilir ve tanır. Bize karşı kullanabileceği bütün zaaf ve zayıf yönlerimizi, açıklarımızı çok iyi bilir. Hiçbir zaman kendi gerçek kimliği ile karşımıza çıkmaz. Bazen öğrenci, bazen hoca, bazen âlim, bazen zalim, bazen şeyh, bazen veli, bazen peygamber, bazen usta, bazen çırak, bazen en tepede, bazen de en altta birini temsilen karşımıza çıkabilir ama asla belli etmez. Siz onu fark edinceye kadar o, görevini yapar ve işini bitirir. Son günlerde yaşadıklarımız da bundan başka bir şey değildir. İşte bu yüzden şeytandan Allah’a sığınmalıyız. Şeytan, genellikle işlerinde insanları kullanır ve özellikle şımarmaya, kibirlenmeye, hükmetmeye veya sefih, zaaflarına düşkün, serkeşliğe yatkın insanları kullanır. Kadın, para, makam, şöhret, şehvet ve korku gibi duygular, en sevdikleri arasındadır. Keza, şirk, zina, iftira, gıybet, suizan, bir türlü hata kabul etmeme ve karşı tarafı itham etme ve ettirme en çok sevip başardığı konular arasındadır. Her insanın bir seri zaafları vardır. Kendisini eğitmiş olanların bile en azından birkaç tane zaafı vardır. Hatta bu tür kimselerin en büyük zaafı, “şeytan bana yaklaşamaz veya biz o makamı çoktan geçtik” gibi, mümine yakışmayan sözlerdir. Unutulmamalıdır ki, şeytanın en büyük marifeti yani başardığı en güzel şey, kendisini inkâr ettirmek, yapılan bir hata veya günahta payı olmadığını kabul ettirmektir. İşte böyle bir insanı yakaladığı zaman seviyesi ne olursa olsun gözünün yaşına b akmaz, ona kancayı takar. Bundan sonra onu istediği gibi kullanır. O zavallı da yaptıklarını doğru sanır ve kendini hep haklı görür. Şeytan, kadınları kullanmayı çok sever ve onları oltasına yem olarak takıp istediğini kolayca avlar. Bu yüzden her şeyi berbat eden bir yığın insan vardır. Keza parayı seven insanları çok kolay kullanır ve o tür kimselere en küçükten en büyüğe manevi değeri olan her şeyi, hatta ülkesini bile sattırır. Kabahat ve kusur kabul etmez, hatta bu işi, onların kişisel hak ve özgürlükleri olduğunu bile savundurup, savundurarak yapar. Makam ve şöhret ise şeytanın azgın ve kontrolsüz atları gibidir. Üzerine biner ve malı olmayanları da kendisine mal ettirir. Kardeşlerini ve yakınlarını bile ezer geçer de zerrece vicdanı sızlamaz; “ne yapıyorum ben?” demez, dedirtmez. Kısacası şeytan, her müminin en yakınındaki sinsi düşmanıdır ve tamamen gizlenmiş olarak sürekli pusudadır. İnsanın hemen kalbinde ve ele geçirdiği diğer organlarından herhangi birinde, ağını kurup düşecek sinekleri, böcekleri bekleyen örümcekler gibi, tam 24 saat, gözünü kırpmadan ağına düşecek hasta ruhlu, zaaflarına yenik düşebilecek insanları bekler. kaynak: arifaslan

11/16/2016

1020 Defa Yâ Azim Zikretmenin Faydası Ne?

  Hiç yorum yok
1020 Defa Yâ Azim Zikretmenin Faydası Ne?
Yâ Azim Esmasını 1020 Kere Okumanın Neye Faydası Var?

Uzmanlar Allah'ın Azim isminin 1020 kere okunmasındaki fazileti hakkındaki açıklamasını yazmadan önce, her zamanki gibi Yüce Allah'ın isimlerinin Türkçe anlamlarınıda yazmayı ihmal etmeyelim.
Allah'ın Yâ Azim isminin Türkçe manası "Çok azametli" dir. Şimdide Yâ Azim isminin 1020 okunuşundaki hikmeti yazalım.
Uzmanlar diyorki;
"Her kim söylediği sözünün etkili ve tesirli olmasını istiyorsa, Allah'ın Yâ Azim ismini aynı manaya gelen El-Azim esmasını1020 defa okursa, Allah'ın izniyle okuyan kişinin söylediği sözler karşısındakine etkili ve olur ve tesir eder."

11/15/2016

Sürekli Devamlı YÂ HALİM EL-HALİM Okumak Neye Nelere İyi Olur?

  Hiç yorum yok
Sürekli Devamlı YÂ HALİM EL-HALİM Okumak Neye Nelere İyi Olur?
Devamlı YÂ HALİM EL-HALİM Okumanın Okumaya Devam Etmenin Hikmeti Faydaları Neler?

Allah'ın 99 Emsasından biri olan El-HALİM ismi "Suçlara karşı hemen ceza vermeyen, yumuşak davranan, süre veren" anlamına gelmektedir.

Sayısız EL-HALİM Okumanın Şifaları hakkında uzmanlar faziletlerini şöyle açıklıyor ve uzmanlar Yâ Halim zikrini bazı durumlar için aşağıdaki gibi tavsiye ediyor.

"Her kim Arifler zümresinden olmak isterse, Allah'ın Yâ Halim ismini herhangi bir sayı olmadan mümkün mertebe hergün okursa ve okumaya devam ederse, Allah'ın izni ile Alimler zümresine girer".

"Her kim merhamet sahibi olmak isterse, Allah'ın Yâ Halim ismini herhangi bir sayı olmadan mümkün mertebe hergün okursa ve okumaya devam ederse, Allah'ın izni ile Yâ Halim ismini zikreden merhametli olur".

"Her kim sözünün başkasına geçmemesinden şikayetçi ise ve sözü geçer biri olmak istiyorsa, Allah'ın Yâ Halim ismini herhangi bir sayı olmadan mümkün mertebe hergün okursa ve okumaya devam ederse, Allah'ın izni ile Yâ Halim ismini zikreden sözü geçen biri olur".

"Her kim Taata yönelmek isterse, Allah'ın Yâ Halim ismini herhangi bir sayı olmadan mümkün mertebe hergün okursa ve bu zikre devam ederse, Allah'ın izni ile Taata yönelir".

"Her kim çok sinirli olup bu durumdan kendiside şikayetçi ise ve sinirli olmaktan kurtulmak istiyorsa, Allah'ın Yâ Halim ismini herhangi bir sayı olmadan mümkün mertebe hergün okursa ve bu zikre çokça devam ederse, Allah'ın izni ile sinirlilikten kurtulur".

"Her kim çok asabi biri olup asabi olmaktan kurtulmak istiyorsa, Allah'ın Yâ Halim ismini herhangi bir sayı olmadan çokça hergün okursa ve bu zikre sürekli devam ederse, Allah'ın izni ile asabi olmaktan kurtulur".

11/12/2016

88 Kere Yâ Halim El-Halim İsmi Niye okunur Neye İyi Gelir?

  2 yorum
88 Kere Yâ Halim El-Halim İsmi Niye okunur Neye İyi Gelir?
Allah'ın Yâ Halim El-Halim İsmi Ne İçin 88 Defa Okunur

88 defa Yâ Halim veya aynı manaya gelen El-Halim isminin hikmetini faziletini yazmadan önce Türkçe ne manaya geldiğini yazalım.
Allah'ın 99 isminden biri olan Yâ Halim veya El-Halim ismi "Suçlara karşı hemen ceza vermeyen, yumuşak davanan, süre veren" Türkçe anlamındadır.
Bu bilgiyi verdikten sonra şimdide uzmanlar 88 defa Yâ Halim veya aynı manaya gelen El-Halim isminin zikrinin fazileti hikmeti şifası hakkında ne diyor onu yazalım.

Allahın Yâ Halim El-Halim İsmini 88 Defa Zikretmenin Hikmeti Fazileti Şifası veya Şifaları Sırları hakkında
Uzmanlar diyorki;

"Her kim ahlakından yana memnun değilse ve güzel ahlak sahibi olmak istiyorsa, 88 defa Allah'ın Yâ Halim veya aynı manaya gelen El-Halim ismini okursa, Allah'ın izniyle arzuladığı güzel ahlaka kavuşur."

"Her kim sabırlı hoşgörülü kültürlü kısacası hilm sahibi olmak istiyorsa, 88 defa Allah'ın Yâ Halim veya aynı manaya gelen El-Halim ismini okursa, Allah'ın izniyle Ya Halim ismini 88 adet okuyan hilm sahibi olurur."

"Her kim huylarından veya belli başlı bir huyundan yana memnun değilse ve huyunun güzelleşmesini güzel huya sahip olmak istiyorsa, 88 defa Allah'ın Yâ Halim veya aynı manaya gelen El-Halim ismini okursa, Allah'ın izniyle Sevmediği kötü huyları güzelleşir."

11/10/2016

Sürekli Devamlı YÂ HABİR EL-HABİR Okumak Neye Nelere İyi Olur?

  Hiç yorum yok
Sürekli Devamlı YÂ HABİR EL-HABİR Okumak Neye Nelere İyi Olur?
Devamlı YÂ HABİR EL-HABİR Okumanın Okumaya Devam Etmenin Hikmeti Faydaları Neler?

Allah'ın 99 Esmasından biri olan El-Habir ismi "Her şeyin iç yüzünden, gizli tarafından haberdar" anlamına gelmektedir.

Sayı olmadan Sayısız EL-HABİR Okumanın Şifaları, faziletleri, sırları,  neye faydalı olduğu hakkında uzmanların söyledikleri şöyledir;

"Her kim devamlı olarak Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir ismini okursa ve okumayada devam ederse, Yâ Habir zikrine devam eden ruhaniyete nail olur"

"Her kim devamlı olarak Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir ismini okursa ve okumayada devam ederse, Yâ Habir zikrine devam eden Bir takım sırlara nail olur"

"Her kim devamlı olarak Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir ismini okursa ve okumayada devam ederse, Yâ Habir zikrine devam eden kötü çirkin ahlaktan korunur"

"Her kim devamlı olarak Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir ismini okursa ve okumayada devam ederse, Yâ Habir zikrine devam eden kişi zalim şerrinden Allah'ın izniyle korunur"

"Her kim devamlı olarak Yâ Habirveya aynı manaya gelen El-Habir ismini okursa ve okumayada devam ederse, Yâ Habir zikrine devam eden kişiye rüyasında bazı bilgiler gösterilir"

11/09/2016

Deniz Yıldızı Nasıl Bir Hayvan Türüdür Beyni Varmıdır

  Hiç yorum yok
Deniz Yıldızı Nasıl Bir Hayvan Türüdür Beyni Varmıdır
Deniz Yıldızı Nasıl Bir Hayvan Türüdür Beyni Varmıdır konu başlığımızda belirttiğimiz yazımıza geçmeden önce yapılan bir araştırma sonucunu paylaşmak isterim.
Araştırma sonuçlarına göre deniz yıldızları beyinsiz olarak sonuçlanmış. Şimdi Denizyıldızları hakkındaki geniş ve detaylı bilgilerimize geçelim.

Deniz Yıldızı Özellikleri
Deniz-yildiziDeniz Yıldızı (Lat. Asterias). Denizyıldızları sınıfından yıldız biçiminde, beş kollu, kayalıklar üzerinde yaşayan derisidikenlidir. Tüm derisidikenlilerde olduğu gibi denizyıldızının gövdesi de beş kat bakışımlıdır. Tipik olarak beş benzer ve giderek incelen “ışınlar” ya da kollarla kuşatılmış olan mide ve ağzı içeren merkezi bir diskten oluşur. Ancak, dört, altı ya da yedi kollu olanları da vardır. Birçok türde kol sayısı on, on beş gibi beşin katlarıdır. Çok ışınlı türler sekizin yukarısında herhangi bir sayıda olabilir. Avrupa denizyıldızının genellikle on iki, Amerikan denizyıldızının kırk ve güney yarıküredeki Labidiaster’ın elli kolu vardır. Çap olarak (kol açıklığı) denizyıldızları yaklaşık 2.5-90 cm kadar olurlar. Hayvanın vücudu çok sayıda kalsiyum plakalarından oluşan sert bir deriyle kaplıdır. Birçok tür dişli kerpetenleri, şekermaşalarını ya da karides tırnaklarını andırabilen birkaç ufak kavrayıcı organla güçlenmiştir. Gövde üzerindeki ince boşluklara dağılan bu organlar, büyüteç olmadan güçlükle görülebilirler. Alt yüzlerinde kolların iki ya da dört sıra halinde dizili çok sayıda tüp bacak içeren dikine olduğu vardır. Bazılarının emici organları olup hareket ve avı yakalamak için kullanılırlar. Ağız, disk merkezinin altındadır ve doğrudan mideye açılır. Besin ağıza tüp bacaklar yoluyla, kolların bükülmesiyle ya da bazı türlerde ince kıllarca oluklar boyunca dolaşan mukus akıntılarıyla getirilir. Bazı denizyıldızları deniz tabanındaki çamurda bulunan aşıntı maddelerle beslenirken öbürleri etoburdur ve solucanları, süngerleri, öteki derisidikenlileri, kabukluları ve yumuşakaları avlarlar. Çift kabuklu bir yumuşakçanın kabuğunu açmak için denizyıldızı kendisini onun çevresine sarar, tüp bacaklarıyla her iki kabuğu kavrar ve ayırır. Bu uzun zaman alabilir, ancak genellikle kabuklu hayvan önce yorulur, sonra denizyıldızı midesini ağızın içinden tersine döndürür ve iki kabuk arasından sokar, kabuklu hayvanı yerinden kaldırmadan sindirir.
Denizyıldızlarında merkezî beyin olmasa da karmaşık bir sinir sistemleri vardır. Bu sinir sistemi ağzın çevresindeki sinir halkası ile kollarda ambulakral oluk ile paralel olarak uzanan radyal sinirlerden oluşur. Periferik sinir sistemi iki sinir ağından ibarettir: epidermiste bulunan duyusal sinir sistemi ile sölomik boşluğun cidarlarında bulunan motor sinir sistemi. Dermisten geçen nöronlar iki sistemi birbirine bağlar. Sinir halkaları ile radyal sinirlerin hem duyusal hem de motor bileşenleri vardır ve denizyıldızının denge ve yön sistemlerini koordine ederler. Duyusal bileşen duyu organlarından girdileri alırken motor bileşenler tüp ayakları ve kasları kontrol eder. Denizyıldızı eylemlerini planlama yetisine sahip değildir. Eğer kollardan biri çekici bir koku algılarsa baskın hâle gelir ve geçici olarak diğer kolları baskılayarak ava doğru denizyıldızının hareketini başlatır. Bu mekanizmanın nasıl çalıştığı tam olarak anlaşılamamıştır.

Deniz Yıldızlarının Besinleri En Çok Neyle Beslenirler
Denizyıldızları, (Lat. Asteroidea). Derisidikenlilerden bir sınıftır. Yayvan vücudundan, geniş ve yayvan kol ışınları çıkar. İç organlar kollara kadar uzandıklarından, kopan yerlerini yeniden onarabilir ve eşeysiz olarak üreyebilirler. Beş ışınlıdırlar. Üst bölümün ortasında anüs, alt bölümün ortasında ağız bulunur. Geniş ve kassız mideye açılan çok sayıda körbağırsak kollara kadar uzanır. Alt bölümde de ağızdan kollara kadar üzerinde emici ayakların bulunduğu bir oluk uzanır. Kolların ucunda alt bölümü lekeli bir dokunaç vardır. Midye, yengeç ve balıklarla beslenirler, yırtıcıdırlar. Vücutlarıyla midyelerin üstlerine kapanır ve açmaya çalışırlar, bir süre sonra havasız kalan midye, kabuğunu biraz açmak zorunda kalır. Kabuğu iyice açılan midyenin üzerine midesini koyarak çıkardığı salgılarla besinini parçalayıp yer, küçük besinleri yutarlar. Portakal rengi denizyıldızı türü iyi bilinir.

Deniz Yıldızlarının Üremeleri
Denizyıldızı türlerinin çoğu ayrı eşeylidir, yani ayrı erkek ve dişi bireyleri vardır. Gonadlar kolların içinde bulunduğu için erkek ve dişi bireyler dışarıdan ayırt edilemez, ancak yumurta ya da sperm bıraktıklarında eşeyleri ortaya çıkar. Bazı türler hermafrodittir ve yumurta ile sperm aynı birey tarafından aynı anda oluşturulur. Bunların bazı türlerinde ovotestis adı verilen aynı gonad bu oluşumu sağlar. Bazı denizyıldızı türleri ise yaşamlarının bir bölümünü erkek bir bölümünü ise dişi olarak sürdürürler. Asterina gibbosa türü yaşamına erkek olarak başlar ve yaşlandıkça dişiye dönüşür. Nepanthia belcheri gibi bazı türlerde büyük dişi denizyıldızı ikiye bölünerek çoğalır ve bölünen parçalar iki erkek denizyıldızı olur. Bu erkek denizyıldızları yeteri kadar büyüdüklerinde tekrar dişiye dönüşürler. Her denizyıldızında merkezî disk ile kollara arasında yerleşmiş olan ve gametleri bırakan gonad çiftleri bulunur. Döllenme genellikle vücut dışında olsa da birkaç türde iç döllenme de olmaktadır. Türlerin çoğunda suda yüzebilen sperm ve yumurtalar suya salındıktan sonra oluşan embriyo ve larvalar, planktonlar arasında yaşar. Bazı türlerde yumurtalar kayaların altına yapışır. Bazı denizyıldızı türleri ise ya döllenmiş yumurtaların üzerine yatarak ya da özelleşmiş yapılarda saklayarak kuluçkaya yatar. Kuluçka Pteraster militaris türünde olduğu gibi denizyıldızının aboral yüzündeki keselerde, Leptasterias tenera türünde olduğu gibi pilorik midenin içinde ve hatta Parvulastra parvivipara gibi türlerde de gonadların içinde olabilir. Yumurtalarının üzerine "oturarak" kuluçkaya yatan denizyıldızı türleri genellikle merkezî disklerini deniz tabanından yukarı kaldırarak kambur bir postür alırlar. Pteraster militaris türü kesesine sığmayan yumurtaları suya dağıtarak yalnızca birkaç yumurtayı kesesinde saklar. Bu tür kuluçkaya yatan türlerde yumurtalar görece büyüktür ve embriyonun beslenmesi için gerekli besin maddeleri taşırlar, dolayısıyla bu tür denizyıldızları larva evresinden geçmeden doğrudan minyatür denizyıldızları olarak gelişirler. Parvulastra parvivipara türü genç denizyıldızları kuluçka kesesinde bulunan diğer yumurta ve embriyolar ile beslenirler. Özellikle larva gelişmesi için uygun olmayan kutup denizleri ve derin sularda yaşayan türlerde ve yalnızca birkaç yumurta üreten türlerde kuluçkaya yatma sık karşılaşılan bir süreçtir. Tropiklerde fitoplanktonun çokluğu denizyıldızı larvalarının beslenmesine yardımcı olur. Yumurta ve spermler yılın herhangi bir zamanında suya salınabilir ve her türün kendine özgü bir üreme dönemi bulunur. Ilıman bölgelerde bahar ve yaz aylarında besin kaynakları artış gösterir. Yumurta ya da spermini bırakacak olan ilk denizyıldızı bireyin saldığı feromon diğer denizyıldızlarını da çekerek gametlerin eşzamanlı olarak salınması gerçekleşir. Archaster typicus gibi bazı türlerde erkek ve dişi bir araya gelerek bir çift oluşturur. Psödokopulasyon adı verilen bu davranışta erkek üste çıkarak kollarını dişinin kolları üzerine getirir. Dişi suya yumurtalarını salmaya başlayınca erkek de spermlerini salmaya başlar. Denizyıldızları çevresel sinyalleri kullanarak yumurtlama ve sperm bırakma zamanının koordine edebilirler. Ayrıca kimyasal sinyaller de üremeye hazırlığı belirtir. Bazı türlerde olgun dişiler deniz suyuna bıraktıkları kimyasallarla spermleri kendilerine doğru çekebilir.

Denizyıldızının Beyni ve Bilinmeyen İlginç Bilgiler
Bilim insanları deniz yıldızını incelediklerinde, bu canlının bir beyni olmadığını ve sinir uçları aracığıyla kendi içinde haberleştiğini keşfederler. Deniz yıldızı, beyinsiz bir sinir sisteminden oluşur. Bir sinir halkası ve bu halkadan çıkan radial sinir kordonları oluk boyunca uzanır. Kol ve diskin bütün kısımları sinirlerle temas halindedir. Böylece sayısız sinir ve duygu hücresi tarafından meydana getirilen büyük bir duyarlılık taşırlar. Bu hayvanın kalbi de yoktur. Deniz yıldızı araştırılıyor, hâlâ birçok giz içeren ve çözülmemiş bir canlı olarak önümüzde duruyor. Deniz Yıldızlarının beyni yoktur. Bakışımlı 5"er kolları bulunan denizyıldızları takımı üyelerinin kollarının her birinde, etkinliğe geçtikleri zaman midye, istiridye gibi ikiçenekli hayvanların kabuğunu ayırabilecek kadar güçlü yüzlerce çok küçük emici ayak bulunur. Deniz Yıldızlarının 1600 kadar farklı türü vardır. Deniz Yıldızı, Avları yutulamayacak şekilde büyük olduğu takdirde, midelerini ağızdan çıkararak avlarını sarar, dış ortamda sindirirler. Sindirimin sonunda midelerini tekrar içeri çekerler. İstiritye kabuklarını kollarıyla açarak içlerini yediklerinden "inci istiridye" tavlalarına büyük zarar yaparlar. kaynak: nkfu / vikipedi / t24 / enteresan

Ördek Sesi, Ördeklerin Sesi ve Yankısı

  Hiç yorum yok
Ördek Sesi, Ördeklerin Sesi ve Yankısı
Ördek Sesi, Ördeklerin Sesi ve Yankısı adlı konu başlığımızda ördek seslerinin yankısı hakkında neler yazmışlar tek tek kaynaklarıyla birlikte sayfamızda yer vereceğiz.

Yazımıza ördek nedir nasıl bir hayvandır onu yazalım.
Ördek (Anatinae) alt familyasından hemen hemen bütün dünyanın sulak bölgelerinde yaşayan, perde ayaklı su kuşlarına verilen ad. kaynak vikipedi
Şimdide yapılmış olan araştırmalara göre ördeklerin sesi doğada tek yankı yapmayan ses olarak sonuçlanmış. Bakalım bu sonuca göre kimler ne diyor?

*bunu-biliyormuydunuz kaynağına göre ördek ve sesleri
-Ördeklerin çıkardığı ''vak vak'' sesleri eko yapmaz. Ördeklerin çıkardıkları sesler çok fazla yüksek frekanslı bileşenler içermiyorlar, bu yüzden olduğu düşünülsede nedenini Bilim insanları hala çözemedi.

*delinetciler kaynağına göre ördek sesi
-Ördek sesinin yankı yapmadığını şöyle belirtmişler; "Ördeklerin sesi yankı yapmaz"

*turkish-media kaynağına göre ördek sesi
-Ördeğin sesinin yankı yapmadığını duydum, ayrıca fizik bunu açıklayamıyor.
-Ördek sesi de yankılanırmış 08/09/2003 (195 defa okundu) AP - SALFORD - Kim demiş ördeklerin çıkardıkları sesler yankılanmaz diye? Britanyalı bir profesör, ördek sesinin de pekala yankılanabildiğini kanıtladı. Britanya'daki Salford Üniversitesi görevli akustik uzmanı Prof. Trevor Cox, gerçekleştirdiği çeşitli bilimsel deneylerle 'ördek sesi yankılanmaz' tezini çürüttü. Prof. Cox, ördeklerin vaklamasının da tüm diğer sesler gibi yankılandığını, ancak kimi insanların yankıyı duymadıklarından, ördek sesinin eko yapmadığını düşündüklerini söyledi.
-Ördeğin sesi yankı yapmaz değil tabiki yapar. İstediğimiz her ses dalgasına yankı verebiliriz. Ördeğin sesinin n.ş.a da yankı yapmamasının sebebi tiz seslerinin pek açığa çıkmamasıdır çünkü tiz sesler daha çok yankı yapar. Ama bitane müzik marketten gidip echo pedalı alırsak mikrafonla istediğimiz kadar yankı verebiliriz diye düşünüorum.

*kadimdostlar kaynağına göre ördek sesi
-Ördeklerin “vak vak” sesinin yankılanmadığına ilişkin söylenti neredeyse tüm dünyaya yayılmış durumda. Fakat ördek sesi de diğer bütün sesler gibi yankılanıyor. Bu söylenti bir kısım araştırmacıyı sonunda durumu açıklığa kavuşturmak için harekete geçirmiş. Bu araştırmacılar 1998 yılında, yankılanmanın çok olduğu geniş bir avluda bir ördekle yaptıkları testler sonucunda “vak” sesinin tabi ki yankılandığını duymuşlar.  Ördeklerin “vak” sesinin yankılanmadığı yönündeki yanlış anlamanın altında yattığı düşünülen bazı nedenler var. Bunlardan biri sesin frekansıyla ilgili. Yankının, düz ve sert bir yüzeye çarpıp geri dönen ses dalgalarından meydana geldiğini biliyoruz. Sesin frekansı ne kadar yüksek olursa o kadar kolay yansır ve yankı da o kadar güçlü olur. Açıklamaya göre büyük olasılıkla ördeklerin çıkardıkları sesler çok fazla yüksek frekanslı bileşenler içermiyorlar, bu yüzden de oluşan yankı zayıf oluyor.

*forum.donanimhaber kaynağına göre ördek sesi
- discovery de göstermişlerdi. ördek sesinin yankı yaptığını. mythbusters 'ın bi bölümüydü sanırım. yanlış hatırlamıyorsam. ördek sesi yankı yapmaz lafının şehir efsanesi olduğunu kanıtlamışlardı.

Siz değerli ziyaretçilerimizde ördek sesinin yankı yaptığı veya yapmadığı hakkında bildiği veya şahit olduğu durumlar var ise bizimle yorum kısmından paylaşabilirsiniz.

11/08/2016

Yılanlar Kaç Sene Uyuyor

  Hiç yorum yok
Yılanlar Kaç Sene Uyuyor
Yılanlar Ne Kadar Uyuyor Yılanların Genel Özellikleri ve Türleri

Yılanlar, genellikle üç metre öteyi göremezler. Koku almada burun deliklerini değil dillerini kullanırlar. Uzun ve çatallı dillerinin her iki ucu havadan ve yerden gelen kimyasal kokuları alır. İçeri çekildiğinde dil ucundaki kokular damaktaki jakobson organında duyu haline dönüştürülür.
Engerek yılanları zehirledikleri avının izini dilleriyle takip ederler ve ölüsünü bularak yutarlar. Yılanların burun delikleri, ağız kapalıyken alt çenedeki hava borusunun üzerine geldiğinden ağızlarını açmadan solunum yaparlar. Avlarını yutarken ağız açık olduğundan burun deliklerinin hava borusuyla ilgisi kesilir. Böyle zamanlarda, vücutlarında bulunan hava torbalarındaki yedek havadan faydalanırlar. Çoğu yılanın sadece sağ akciğeri gelişmiş, diğeri adeta kaybolmuştur.
Boa ve piton yılanlarında sol akciğerler küçüktür. İri avların yutulması uzun sürdüğü zaman ağız tabanında bulunan soluk borusunun girişi ağızdan dışarı çıkarılabilir. Bu özellik büyük hayvanları yemek için bir adaptasyondur, yılana ağız dolu olduğunda dahi nefes alma imkânı sağlamaktadır. Yılanlar dış kulakları olmadığından uzun zaman sağır zannedilmiştir. Aslında çeneleriyle kulakları arasında kemik bağlantıları olduğundan, üzerinde bulundukları toprağın yansıttığı sarsıntıları kolayca işitirler. Çenesini yere koyan çıngıraklı bir yılan çok uzaktan gelen bir atın ayak seslerini bile kolayca duyabilir. Yılanların bulunabildiği arâzilerden geçen bir insan, gürültülü ayak darbeleriyle yürüdüğünde hiçbir yılana rastlamaz. Bazı yılanların göz ve burunları arasında ince zarlı iki çukur bulunur. Bunlar, sıcak kanlı hayvanların vücutlarından yayılan ısı dalgalarını (infrared) tespit ederler. Bunların sayesinde avlarını karanlıkta bile bularak takip ederler. Yılan zehiri av etini eritmeye yarayan kuvvetli bir sindirim sıvısıdır. Zehirsiz yılanlarda bile zehirli olan kuvvetli bir sindirim sıvısı vardır. Ağızlarına parmak sokulduğunda veya dişlendiğinde tükürüklerinden dolayı yanma ve şişme yapar. Dişleri sökülen zehirli yılanlarda dişler tekrar sürer. Yılanların renkleri ve boyları çeşitlidir. Zehirli yılanların başları üçgen ve kuyrukları küt olduğu söylenirse de bunlar kesin belirtiler olamaz. Her yılanı zehirli kabul ederek onlardan sakınmak gerekir.

Yılanlarda Üreme Nasıl Olur?
Yılanlar yumurtlayarak ürerler. Yumurtalardan ergine benzer yavrular çıkar. Bunlar hemen başlarının çevresine bakarlar. Boa, anakonda ve engereklerin çoğu yavrularını doğurur. Bunlar gerçek doğum değildir. Yumurtalar ana karnında gelişip açıldığından doğum gibi görülür. Buna “ovoviviparite” denir. Gebelik süresi 2 aydır. Anadolu'da çiftleşen ya da çiftleşmeye hazırlanan yılanların erekte olmuş hemipenisleri çift yapılarından dolayı halk arasında sıklıkla "ayak" sanılarak "yılanların ayakları var" inancının oluşmasına sebep olur.

Yılan Türleri Neler?
Beyaz Yılan: birçok yılan türünde derisinin üzerinde herhangi bir leke ya da benek olmayan yılanlardır. En çok bilinen beyaz yılan türü, beyaz kobra yılanı ve beyaz piton yılanı olmaktadır. Beyaz yılanlar zehirli ve zehirsiz olabilmektedir. Çok nadir görülen bir tür olduğundan yakalandığı zaman özel bakım uygulanır. Çoğu beyaz yılanların cinslerinin nesli tükenmiştir. Olanların da nesli tükenmek üzere olmaktadır: Beyaz yılanlar yumurtlayarak ürerler. Yemeklerini canlı olarak avlayıp, öldürdükten sonra yutarlar. Kendi kafalarından daha büyük olan bir canlıyı ağızlarının esnek olmasından zorlanmadan kolaylıkla yutabilirler. Beyaz yılan, derisi çok nadir görüldüğünden beyaz yılan derisi insanların kullanacakları çanta ya da ayakkabılar için kullanıldığından görüldüğü zaman avlanmaktadır. Beyaz yılan birçok filme ve hikayeye de konu olmuştur.
Avcı Yılan: Avcı yılanlar, korkunun ve şifanın sembolü haline gelen yılanlar tüm dünyada yaygın şekilde görülmektedir. Yılan familyasında binlerce tür yılan bulunmaktadır. Bunların arasında zehirli yılanlar olduğu gibi, zehirsiz yılan türleri de vardır. Bazıları avını zehirleyerek öldürür, bazıları da boğarak ya da ok gibi avına sağlanarak, avlanırlar. Yılan türlerinin avlanma şekli genellikle zehirli olmaları ve iri boyutlu olmalarıyla şekillenir. Yılanlar zehirledikleri avlarının kokusunu dilleriyle takip ederek, ölülerini yerler. Büyük cüsseli olanlar ise, büyük avlarını yerlerken nefes borularını ağızdan dışarıya çıkarıp nefes alır. Çoğu yılan türünde avını yerken kullandıkları ve nefessiz kalmamalarını sağlayan hava depoları bulunmaktadır. Karanlık ya da aydınlık fark etmez, avcılık yılanın doğasında vardır. Kokusunu takip ettikleri avlarını bulurlar. Zehirsiz olan türlerin bile, avlarını sindirmelerine yarayan, güçlü sindirim sıvıları bulunur. Avcı yılanların bazılarını incelersek;  Avcı yılanlarda engerek yılanı yetişkin bir insanı 6 saatin içinde öldürebilir. Zehri mide bulantısına ve avının konuşamamasına neden olur. Eğer müdahale edilmezse, kurban kalp yetmezliğinden ölebilir. Oldukça tehlikeli bir yılan türüdür. Zehir kurbanın kanına karıştığından, nefes alamama sorunu ve felç gelişir. Genellikle Avustralya bölgesinde yaşam sürerler. Şişman bir gövdeye, üçgen biçiminde bir kafaya sahiptir. Çalılıklar arasında yaşam sürer, renkli parlak kuyruğunu tuzak şeklinde kullanır. Yanına bir kuş ya da kertenkele gibi bir av yaklaştığında, hemen kuyruğu dikleşir. Kurtçuk ya da tırtılı andırır. Sağır olan engerek yılanları yirmi salise içinde saldırıya geçer. Dişleri ise dışa dönük olur. Tehlikeli durumda kaçmak yerine uygun yere saklanmayı tercih eder. Kurbanına sadece bir kere saldırır.
A- Taipan yılanı Bu yılan türü Avustralya'da bulunan en uzun yılandır. Bunun iki türü bulunmaktadır. B unlar illan ve sahil taipan yılanıdır. Kıtanın doğusunda ve kuzey bölümlerinde oldukça fazla sayıda bulunurlar. Yaklaşık 3 metre boyunda olan yılanların Çince dilindeki anlamı büyük patrondur. Tün dünyada bulunan karasal yılanların içinde en güçlü olanıdır. Zehrinin bir toplu iğne başı kadarı, yaklaşık bin tane fareyi öldürebilir. İnsanları fazla sevmezler, genellikle nüfusun az olduğu yerlerde yaşarlar. Kahverengi olanları ise, insanlara yakın yerlerde olduklarından daha fazla zarar verirler. Tehlikede hissettikleri zaman S harfini andıran şekillerini alırlar. Bu yılanlar iyi bir avcı olup, her yerde yaşayabilir.
B- Anakonda yılanı Bu yılanlar genellikle 3 metre olsalar da, 10 metre ve üzeri olanlara da rastlanmıştır. Amazon bölgesinde görülen bu yılanlar 160 kg kadar ağırlığa sahip olabilirler. Bunlarda boa yılanlarının yaptığı gibi avlarını ısırır ya da boğar. İnsanlar açısından en tehlikeli olan türler arasında kabul edilir.
C- Bayağı Yeşil Yılan Bu yılan türleri de, yaşadıkları bölgelerde oldukça başarılı avcılardan biridir.
D- Kara Mamba Yılanı Bunlar dünyanın en tehlikeli yılan türleri arasındadır. Afrika yerlileri bu yılanlara taparlar. Normal deri rengi grimsi olmasına rağmen, ağzının içi kara olduğundan, bu isimle anılırlar. Yılanların zehri yüzde yüz öldürücüdür. Salgıladığı zehirle 100 kişinin ölümüne neden olabilir. Yılanlar oldukça iyi avcılardır. Bunlar yaklaştığında herhangi bir şey duymaz, görmez ve bilmezsiniz. Bir anda ortaya çıkarak, avını zehirler, boğar ya da ısırır. Özellikle avcı yılanların yaşadığı bölgelerde her yıl insanlar bile bunların kurbanı olmaktadır.
Çift Başlı Yılanlar: Bazı genetik problemlerden oluşan bu durum milyonda bir görülmektedir. Yumurtadan çıkan yavru yılanların çift başlı olanlarından çok azı hayatta kalabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre tam olarak gelişmeden ölürler. Çift başlı yılanların cinsiyetlerinin genelinin erkek olduğu yapılan araştırmalara göre bilinmektedir. Yılanların vücudu normal bir yılan gibi olup, diğer bütün organları aynı olmaktadır. Doğa da çok rastlanan bu durum, hemen hemen bütün canlılarda olan bir durumdur. Ülkemizde de çift başlı yılan yakalanıp haber olmuştur. Çift başlı yılanlar, yılan başlarından bir tanesi herhangi bir darbe alarak öldüğünde, vücudun diğer organları da duracağından, diğer başında çok kısa bir sürede ölecektir. Çift başlı yılan bütün yılan cinslerinde görülmektedir. Coğrafi olarak normal yılanların yaşadığı her yerde yaşadığı görülmüştür. Sıcağı çok sever. bu yılanlar birçok hikayeye ve efsaneye konu olan yılanları görenler şaşırıyor. Bu tür yılanlar görülerek yakalandığı zaman, hayvanat bahçesine konularak insanların daha çok görmeleri sağlanmaktadır.
Kobra yılanı: Hindistan, Güney Asya ve Afrika gibi sıcak iklimin hüküm sürdüğü yerlerde yaşar. Kobragiller familyasına ait olan ve en fazla bilinen kobra yılanları kral kobra, Asya kobrası, tüküren kobra ve Mısır kobrasıdır. Bu yılan türlerinin en bilinen özellikleri boyunlarını dikerek yayvan hale getirmeleri ve kandil şeklini almalarıdır. Genellikle 1,6-3 metre kadar boyları olur. Oldukça zehirli olan yılanların çenelerinin ön tarafında kısa boylu zehir dişleri olur. Zehir etkisi sinir sistemini felç ederek etkili olur. Kurbanının ölümü kalbin atışını ya da diyaframın hareketlerini kontrol eden sinirlerin felç olmasıyla olur. Bu yılanların insanlar tarafından rahatsız edilmesi halinde, ilk hareketleri kaçmak olur. Fakat sıkıştırıldıklarında kendilerini savunmaya geçerek saldırırlar. Kendilerine has şekli aldıklarında, ön kaburga kemikleri şemsiye gibi yukarıya ve öne doğru açılır, boynunun alt kısmındaki deri iyice gerilir. Bu şekilde boynunun alt kısmını genişleten tüm Afrika ve Asya yılanlarına kobra denilmesine rağmen, gerçek kobra yılanı "naja" cinsi olanlardır. Bugüne kadar bilinen Ortadoğu bölgesinde 2 adet, Asya'nın güneydoğusunda 1 adet ve Afrika'da 5 adet kobra türü vardır.
A- Asya kobrası ( Naja naja ): Bu kobralar gözlüklü kobra ve Hint kobrası olarak ta tanınır. Daha çok Filipinlerde, Hindistan, Tayvan, Güney Çin ve Güneydoğu Asya bölgelerinde yaşam sürerler. Büyüdüklerinde 1,3-1,6 metre uzunluğunda olurlar. Renkleri bölgesel olarak farklılık gösterebilir. Bazı bölgelerde daha koyu renkte kobralar, bazı yerlerde çizgili, benekli ve açık renkli  olabilir. Kemirgenlerle beslenen Asya kobrası, genellikle farelerin bulunduğu yaşam alanlarında görülür. Bu nedenle diğer türlere göre daha fazla ölüme neden olurlar. Bu bölgelerde yaşayan insanlar kobranın tehlikeli zehrine maruz kalırlar. Yılan oynatan kişiler daha çok bu kobra türünü tercih ederler.
B- Kral kobra ( Naja hannatı ): Bu kobralar genellikle 5,5 metre boyunda, 9 kg ağırlığında olur. Yılan türleri arasında yuva yapan tek tür kral kobradır. Dişiler yaklaşık 46 cm yüksekliği olan, yaprak ve otlarla iki katlı yuva yapar. Bunun alt katına yumurtalarını bırakır. Kuluçka dönemi olduğunda, üst katta bizzat dişi kobra bekçilik yapar. Bu kobra türü de yılan yer. Kobralar halka açık yerlerde fazla yaşamadığından, genellikle insanları ısırmazlar. Ancak herhangi bir ısırma halinde panzehir verilmediğinde, kurban bir saat bile hayatta kalamaz.
C- Mısır kobrası ( Naja haje ): Bu kobralar kurak tropikal iklimlerde yaşarlar. Boyları 2,6 metre kadar olabilir. Renkleri açık kahverengi ve siyah tonlarında olur. Sırt bölgesinde sarı renk bulunan bu kobraların zehirleri oldukça kuvvetlidir. Isırdığı kurbanını 10 dakika içinde öldürebilir. Bunlar eskiden Mısırlıların kutsal yılanı olarak ünlenmiştir.
D- Tüküren kobra ( Naja nigricdlis ): Bu kobralar Afrika kıtasında kurak yerlerde yaşar. Boyları 2-2,3 metre kadar olabilir. Bu türler düşmanlarını genellikle savunma amacıyla ısırmaz. Düşmanlarına oluklu zehir dişleriyle zehrini fışkırtır. Bunu 2-3 metre uzağa kadar atabilir. Bu yılanların zehir kesecikleri ile zehir dişleri arasındaki açıklık diğer kobralara göre daha fazla olur. Zehrini belirli bir basınçla karşısındakinin gözlerine doğru fışkırtır. Arka arkaya 12-20 defa zehir atabilir. Bu insanların cildine zarar vermese de, gözlere geldiğinde su ya da sütle yıkanmalıdır. Aksi halde körlük gibi ciddi etkiler yapar. Fare gibi canlıları öldürmeye yeterli olur. Köpekler ise kısmen körlük yaşayabilir.
Yılan türlerini genel başlıklarda toplayacak olursak; Beyaz yılanlar, Avcı yılanlar, Çift başlı yılanlar, Kobra yılanları, Dev yılanlar, Katil yılanlar, Boz Yılan, Kuyruklu yılan, İnsan yiyen yılan, Sarı yılan, siyah yılan, Su yılanı olarak sayabiliriz.
Yukarıdaki yazılanların kaynağı vikipedi ve yılan gen tr

Gelelim yazımızın ana konusuna araştırmalara göre bir yılan bazı durumlarda değişkenlik olsada tam 3 yıl uyuyabiliyormuş.

11/07/2016

Türkiye'de Bebeklere En Çok Konan İsimler

  Hiç yorum yok
Türkiye'de Bebeklere En Çok Konan İsimler
Türkiye'de En Çok Hangi İsimler Bebeklere Konuyor

Türkiye'de Kız Bebeklere İsim Nasıl Seçiliyor? Türkiye'de Erkek Bebeklere İsim Nasıl Seçiliyor?
Dünyaya yeni gözlerini açmış veya açacak olan kız-erkek bebeklere verilen isimleri aileler yani bebeğin anne veya babası, öncelikle kutsal kitabımız Kuran'ı Kerim'de geçiyor olmasına dikkat ediyor.
Kuran'da geçen kız isimleri, kız-erkek bebeklere en çok konan isimlerin birinci sırasında yer alırken, ikinci sırada ise dizilerde başrol alan sinema sanatçılarının dizide kullandıkları isimler yer alıyor. Dizideki kadın veya erkek başrol oyuncularının dizide kullanılan isimleri yeni doğan kız-erkek bebeklere koyan oldukça fazla anne ve baba bulunuyor.
Kız-erkek bebeklerine en çok konan isimler sıralamasında üçüncü sırada aile büyüklerinin isimlerini bebeklerine koymak var. Bu genellikle kırsal alanlarda daha çok karşılaşılan bir durum.
Bu kısa açıklamayı yaptıktan sonra gelelim bebeklere en çok konan kız-erkek bebek isimlerinin listesine...

Türkiye'deki En Çok Kullanılan Kız İsmi
Fatma, Ayşe, Emine, Hatice, Zeynep, Elif, Meryem, Şerife, Zehra, Sultan, Hanife, Merve, Havva, Zeliha, Esra, Fadime, Özlem, Hacer, Yasemin, Melek, Rabia, Hülya, Cemile, Sevim, Gülsüm, Leyla, Dilek, Büşra, Aysel, Songül, Kübra, Halime, Esma, Aynur, Hayriye, Kadriye, Tuğba, Sevgi, Rukiye, Hava, Sibel, Derya, Asiye, Filiz, Keziban, Ebru, Ayşegül, Döndü, Selma, Ayten, İrem.

Türkiye'deki En Çok Kullanılan Erkek İsmi
Mehmet, Mustafa, Ahmet, Ali, Hüseyin, Hasan, İbrahim, İsmail, Osman, Yusuf, Murat, Ömer, Ramazan, Halil, Süleyman, Abdullah, Mahmut, Recep, Salih, Fatih, Kadir, Emre, Mehmet Ali, Hakan, Adem, Kemal, Yaşar, Bekir, Musa, Metin, Bayram, Serkan, Orhan, Burak, Furkan, Gökhan, Yasin, Uğur, Yakup, Muhammet, Muhammed, Şükrü, Cemal, Enes, Yunus, Arif, Onur, Yılmaz, Şaban, Halil İbrahim.

11/06/2016

812 Defa Yâ Habir El-Habir İsmi Niye okunur Neye İyi Gelir?

  Hiç yorum yok
812 Defa Yâ Habir El-Habir İsmi Niye okunur Neye İyi Gelir?
Allah'ın Yâ Habir El-Habir İsmi Ne İçin 812 Defa Okunur

812 defa Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir isminin hikmetini faziletini yazmadan önce Türkçe ne manaya geldiğini yazalım.
Allah'ın 99 isminden biri olan Yâ Habir veya El-Habir ismi "Her Şeyin İç Yüzünden,, Gizli Tarafından Haberdar" Türkçe anlamındadır.
Bu bilgiyi verdikten sonra şimdide uzmanlar 812 defa Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir isminin zikrinin fazileti hikmeti şifası hakkında ne diyor onu yazalım.

Allahın Yâ Habir El-Habir İsmini 812 Defa Zikretmenin Hikmeti
Uzmanlar diyorki; "Her kim hafızasının zayıflığından kurtulmak istiyorsa ve hafızasının kuvvet kazanmasını istiyorsa, 812 defa Allah'ın Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir ismini okursa, Allah'ın izniyle zayıf olan hafızadan kurtulup, kuvvetli hafızaya kavuşur."

11/04/2016

Yâ Habir - 40 Gün 7 Bin Yâ Habir Niye Okunur?

  Hiç yorum yok
Yâ Habir - 40 Gün 7 Bin Yâ Habir Niye Okunur?
Allah'ın Habir İsmi 7000 Defa Ne İçin Okunur?

Yâ Habir zikrinin 7 bin defa okunması halinde nelere faydası var onu yazmadan önce yine her zamanki gibi Allah'ın isimlerinin Türkçe manalarınıda yazmak ve öğrenmekte önemli. Bu nedenle önce Yâ Habir isminin Türkçe anlamını yazalım.
Yâ Habir "Herşeyin iç yüzünden, gizli tarafından haberdar" manasını taşır.
Konu hakkında uzmanlar bir kimsenin ismin hadimi ile görüşmek istemesi durumunda Yâ Habir zikrini tavsiye etmişlerdir. Uzmanların bu konu hakkındaki tam olarak tavsiyesi şöyle;

"Her kim ismin hadimi ile görüşmek isterse, o kişi 40 gün boyunca her gür 7000 (7Bin) kere Yâ Habir veya aynı manaya gelen El-Habir ismini okursa o kişi Allah'ın izni ile ismin hadimi ile görüşür."